Ayrılık kaygısı 0-3 yaş aralığında çocuklarda görülen normal bir durumdur. Çocuk, kendisine bakım veren kişiden ayrılırken stres yaşayabilir. Ancak belirli bir dönemden sonra çocuk sosyal ortamlara girdikçe ve başka insanlarla iletişim kurmaya başladıkça bu kaygının azalması beklenmektedir. 4 yaş üzerindeki bir çocuk evden ya da bakım vereninden ayrılırken yineleyici bir şekilde yoğun korku ve kaygı yaşıyorsa bu ayrılık anksiyetesi olarak değerlendirilebilir. Ayrılık anksiyetesi yaşayan çocuk annesinden veya bakım vereninden ayrılacağı zaman abartılı tepkiler gösterir. Örneğin bu tepkiler: ağlama, karın ağrısı, baş ağrısı, kusma, öfke krizleri, titreme, huzursuzlaşma şeklinde olabilmektedir. Bu sorunu yaşayan çocuklarda uykuya dalmada güçlükler, ayrılık ile ilgili kabuslar, okula gitmek istememe ve gece yalnız yatamama gibi problemler görülebilir.
Bu süreçte neler yapılabilir?
• Belirsiz ifadeler kullanmayın. Çocuğunuza döneceğiniz zamanı onun anlayacağı şekilde ifade edin. Örneğin saat kavramını bilmeyen bir çocuk için saat 18.00 bir anlam ifade etmeyebilir. Onun yerine “Akşam yemeğinde eve gelmiş olacağım.” gibi somut ifadeler belirsizliği ortadan kaldıracaktır.
• Çocuğunuzla vedalaşmadan evden çıkmayın. Birden ortadan kaybolduğunuzu hissettirmek çocuğunuzun kaygı ve stresini arttırabilir.
• Çocuğunuza kaygısını anladığınızı gösterin. Ona karşı şefkatli olun ve geri döneceğinizi anlatın.
• Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin. Onunla sık sık oyun oynayın ve aranızdaki ilişkiyi kuvvetlendirin.
• Tutamayacağınız sözler vermeyin. Çocuğunuzun size güvenmesi ayrılık kaygısını kontrol etmesini kolaylaştıracaktır.
• Bebeklik döneminden başlayarak sürekli birlikte uyumayın.
• Ayrı vakitler geçirmeye çalışın. Örneğin çocuğunuzun sosyal olarak aktif olabileceği farklı zamanlar ayarlayın. Bu sayede çocuğunuza yokluğunuzda farklı deneyimler yaşama ve gelişme şansı verebilirsiniz.
Ebeveynlerin tutumu doğru olduğu sürece ayrılık anksiyetesi tedavi gerektirmeden çözülebilecek bir dönemdir. Ancak ciddi durumlarda psikolojik destek almayı düşünmelisiniz. Psikoterapinin amaçları, çocuktaki kaygıyı azaltmak, çocuk ve bakım veren arasındaki ilişkiyi güçlendirmek ve bu süreçte ailenin çocuğu desteklemesine yardımcı olmaktır. Bu gibi durumlarda Bilişsel Davranışçı Terapi, aile terapisi, oyun terapisi veya ilaç tedavisine başvurulabilir. Düzenli ve doğru terapi/tedavi iyi sonuçları beraberinde getirecektir.
Burada ebeveyn olarak size düşen, çocuğunuzun kaygı belirtilerini neyin tetiklediğini öğrenmek ve çocuğunuzu destekleyerek duygularını yönetmesine yardımcı olmaktır.
Yazan; Luna Psikoloji Danışmanlık Merkezi Dönem Stajyeri & Psikoloji Öğrencisi Serra Yılmaz

0