Ergenlik çoğumuz için tanıdık olan bir süreçtir. Bu dönemde hepimiz karmaşık duygulardan geçmişizdir ve ortaya çıkan değişimler karşısında kendimizi sıkıntılı ve ve beceriksiz hissettiğimiz zamanlar olmuştur. Alaycı yorumlara maruz kaldığımız, karşı cinsten kişilerin çekici gelmeye başladığı kendimizi karşı cinse beğendirmeye çalıştığımız veya anne babalarımızın neden böyle giyindiğimizi, neden o müzikleri dinlediğimizi anlamadığı, bizim de anne babalarımıza birçok konuda isyan ettiği zamanlarla da sıkça karşılaşmışızdır.

Peki tam olarak nedir bu ergenlik?

Ergenliği (12 yaştan sonrası) “insanda bedence, boyca büyümenin hormonal, cinsel, sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel değişme ve gelişmelerin olduğu, buluğla başlayan ve bedence büyümenin sona ermesi ile sonlandığı düşünülen özel bir evre” olarak tanımlayabiliriz.

Ergenlik bedensel, toplumsal ve bilişsel olgunlaşma dönemidir. Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı’na göre, her bir dönemin başarması gereken gelişimsel görevleri vardır. Buna göre “soyut işlemler dönemi”nde olan bir ergenin de  başarıyla geçirmesi gereken gelişimsel görevleri de aşağıdaki gibidir:

  • Bedensel özelliklerini(değişen bedenlerini) kabul etmek ve bedenini etkili biçimde kullanabilmek
  • Eril ya da dişil bir toplumsal rolü gerçekleştirmek (Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmak, anne babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı gerçekleştirmek, Ekonomik bir mesleğe hazırlanmak)
  • Evlilik ve aile yaşamına hazırlanma (Kadın erkek ilişkileri gelişmeye başladığı için bu konu ile ilgili de düşüncelerin az da olsa başlaması)
  • Toplumsal bakımdan sorumlu bir davranış istemek ve gerçekleştirmek(Oy kullanmak, toplumsal etkinliklere katılmak vb)
  •  Davranışın bir rehberi olarak bir dizi değer ve ahlak sistemi kazanmak, bir ideoloji geliştirmek. 

BİLİŞSEL GELİŞİM 

Bedensel ve cinsel değişimlerle birlikte ergenler zihinsel yeteneklerinde de değişime uğrarlar. Bilişsel gelişim; ergenlerin yalnız kendilerini, ailelerini, yaşıtlarını, arkadaş ve öğretmenlerini değil, dünyayı ve toplumu görme biçimleri üzerinden uzun süreli etkiler taşır. Ergenlerin tüm düşünme süreçleri değişir, gittikçe artan biçimde geleceğe yönelik ve soyut düşüncelerle ilgili olurlar. İdealizm kazanır ve cinsellik, ahlak, din gibi konularla ilgili kendilerine ait bir değerler takımı edinirler. Ergenler varsayımlar kurabilir, mantıksal açıklamalar yapabilir, karmaşık soru ve sorunları sistemli biçimde çözebilirler.

ERGEN BENMERKEZCİLİĞİ

Ergenlik döneminde ergenlerin yaşadıkları bedensel ve cinsel değişime duyarlılığının  onları kendileri hakkında bilinçli kıldığı düşünülebilir. Ergenler yanlış bir biçimde çevredeki insanların onların görünüşü ve davranışlarıyla saplantılı olarak ilgilendiklerini, herkesin gözünün onlar üzerinde olduğunu ve her zaman ilgi odağı olduklarını düşünürler.

“Hiç otobüste ayakta giden tek kişi oldunuz mu? Bu durumda herkesin size baktığını, davranışınız hakkında fısıldadığını ya da gülümsediğini hissettiyseniz, siz de kendinize bir düşsel seyirci kitlesi yaratmış oldunuz.” 

İşte ergenler her zaman kendi yarattıkları bu hayali seyirci kitlesiyle çevrilidirler.

Ergenler sürekli spot ışıkları altında olduklarını düşündükleri için benlik bilinci artar ve kendilerine hayran olma veya sürekli eleştirme arasında gidip gelirler. Sürekli görünüşleriyle ilgilenme eğilimindedirler. Erkekler saçlarını gelişigüzel, taranmamış bir biçim alacak şekilde özellikle şekillendirirler ve çevresindeki kızların ona baktıkları bir yıldız olduklarını düşünebilirler, kızlar ünlü dergilerin kapaklarındaki kızlara özenerek özene bezene makyaj yapalar, saçlarını yaparlar. Ve herkesin dikkatini çekmek isterler. Kendilerini özel ve biricik hissederler ve kimsenin onları anlamadığını düşünürler, başlarına gelen şeylerin yalnızca onların başına geldiğini düşünürler. Ergen benmerkezciliği bu şekilde ortaya çıkar.

AHLAK GELİŞİMİ

Ergenliğin bilişsel değişimlerle ilişkili olan bir başka yönü de ahlak değişimidir. Bir insanın davranış hakkında düşünme ya da davranışı iyi ya da kötü olarak yargılama yolu ahlak olarak tanımlanır.

Siz ve aileniz televizyonda bir haber izliyor. Spiker küçük bir dükkanın soylduğu haberini veriyor. Altı çocuklu işsiz bir baba olan hırsız, kasadan paraları alarak çalıyor. Yaşlı bakkal tabancasına uzanıp hırsızı sırtından vurur. Hırsızın durumu ciddidir ve büyük olasılıkla felç kalacaktır. Polis dükkan sahibini silah ruhsatı olmadığı için tutuklar, hırsız da kendisini vurduğu için bakkaldan şikayetçi olur.

Burada neler düşünebiliriz, kim suçlu kim değildir sizce?  Bu olayı nasıl yorumlarsınız?

Bu konuda yapılan her yorum kişinin ahlak gelişimiyle ilgilidir.

Bir birey olgunlaşırken ve bir bilişsel evreden diğerine geçerken ahlak gelişimi ile ilgili sorgular daha anlamlı ve detaycı olacaktır ve ergenler bu evreye yetişkin gibi süreçlerle yaklaşabilirler. Yani çocuklar yeni bilişsel yetenekler kazandıkça ergenlere davranışın iyiliği ya da kötülüğünü düşünme ve yargılama gücünü daha çok yönlü bir şekilde kazandırır. Bu da sık sık ahlak gelişimi alanında ergenlerin kendilerinin ve başkalarının davranışını görme tarzında değişimlere yol açmaktadır.

KİŞİLİK GELİŞİMİ

Ergenlik döneminin en önemli kavramı benliktir. Bu dönemi tek bir kavramla tanımamak gerekirse olup biten pek çok şeyin nedeni ve sonucu olan kimlik arayışı ve benlik kavramıdır.

Benlik kavramını bir bireyin yalnızca ona özgü tutumlardan, duygulardan, algılardan, değer ve davranışlardan ibaret kendine ilişkin görüşü olarak tanımlayabiliriz.

Benlik bir seferde gelişmez. Ergenlikte ve ilk yetişkinlikte son derece önemli olan dinamik ve yaşam boyu süren bir süreç içinde gelişir. Diğer insanlarla etkileşimden ya da kendi duygularımızla ve düşüncelerimizle iç diyaloğumuzdan çıkar. Disiplin ve sevgi aracılığıyla ana babadan, uygun davranışı gösterme baskısıyla yaşıtlardan, başarı ya da başarısızlıkla okullardan ve bir yığın başka olaydan etkilenir. Buna karşılık ruh ve beden sağlığımızı, başkalarıyla ilişkileri, akademik başarıları ve meslek seçimini etkileyebilir.

Eğer her şey yolunda giderse bu parçalar birbirleriyle tamamlanır ve kapsayıcı bir benlik kavramı oluşur. Aksi takdirde sonuç uyumsuzluk ve benlik kavramını başka etkenlerle değiştirme girişimleri olabilir.

Aynı zamanda meslek seçimi, toplumsal yaşam ve ilgi alanları ergenlik dönemi için önemli kavramlardır.

ERGENLERİN GÖZÜNDEN AİLELERİYLE ÇATIŞMA NEDENLERİ

“Ailem benden fazla şeyler umuyor.”

“Annem ve babamla kişisel sorunlarımı konuşamıyorum.”

“Hata yapınca aileme söylemekten çekiniyorum.”

“Ailem eve geç gelmeme kızıyor.”

“Ev yaşamımdaki anlaşmazlıklar huzurumu kaçırıyor.”

“Ailem kendi yetiştiği zamanın gereklerini yerine getiriyor, kendileri nasıl yetiştilerse çocuklarını da öyle yetiştirmek istiyorlar. Oysa zamanın getirdiği pek çok değişiklik var.”

“Kimsenin bana karışmasını, öğüt vermesini istemiyorum. Beni eleştirmeleri ve doğru olanı göstermeleri beni kızdırıyor.”

“Her şeyin doğrusunu bilen onlar, yanlış yapan benim. İşte böyle düşündüğümden her şeye itiraz ediyor ya da hiç tepki vermeyerek onları önemsemiyormuş gibi yapıyorum.”

“Ailem bana çocukmuşum gibi davranınca çok sinirleniyorum.”

“Onların güvenini kaybedecek bir şey yapmadığım halde bana güvenmiyorlar.

“Tartışmalarımız genellikle arkadaşlarım, saçım, giyimim, dağınıklığım gibi konulardan kaynaklanıyor.”

“Bir erkek arkadaşım var, ailemle paylaşmak istiyorum ama karşı çıkacaklarından korkuyorum.”

Genelde bu sorunlar kuşak çatışmasından kaynaklanır. Kuşak çatışması ise ergenlerle yetişkinler arasında ki iletişim kopukluklarından oluşur. Bu kopukluğu önleyerek iletişimi sağlıklı şekilde kurup sürdürebilmek önce yetişkin kuşağın görevidir.

Peki biz yetişkinler olarak ergenlerle iletişim kurarken nelere dikkat edebiliriz? 

  • Ergen hiçbir zaman başkaları önünde eleştirilmemeli, davranışları başkaları ile karşılaştırılmamalıdır.
  • Ergen karşısında yetişkin her zaman tarafsız ve güçlü olmaya çalışmalı, ergenin hakları ve sorumlulukları arasında dengeyi kurabilmelidir.
  • Ergen kültürüne özgü toplumsal değerleri kendi arkadaş grubu içinde yaşayarak öğrenir. Anne ve babalar kendileri ile olan bağlarının zayıflayacağı endişesi taşımadan arkadaş ilişkilerini onaylamalıdır.
  • Anne ve babalar çocukları ile konuşurken sözleri ve davranışlarının çelişmemesine dikkat etmelidir. Örneğin sürekli alkol alan bir babanın çocuğuna alkolden sakınmasını söylemesinin işe yaramayacağı açıktır.

Ergenlerle iletişim kurarken “açık iletişim” dediğimiz iletişim türünü kullanmalıyız. Açık iletişim; demokratik, esnek, yapıcı, soruna yönelik, kendiliğinden oluşan bir iletişimdir. Bu yolla gencin belirsiz konularda merakı giderilebilir ve sorularına yanıt bulur.

Gençlerle çatışmaların çözülmesi iyi bir iletişim kurmak ve bu iletişimi sürdürmekten geçer. Bu iletişimi başlatmak ise yetişkinlere düşer. İletişimin temelinde ise onu dinlemek vardır!

Bu yazıda ergenlerin gelişimsel özelliklerinden ve bu özelliklerinden oluşan bazı normal düzeyde sorun teşkil edebilecek davranışlardan bahsettim ancak bunların yanında aşağıdaki durumlar sıklıkla gözleniyorsa bir uzmandan psikolojik destek almakta fayda vardır. 

  • Depresif ve sinirli bir ruh hali
  • Tüm etkinliklere karşı ilginin azalması ve bunlardan haz almama
  • Diyet yapmaksızın kilo kaybı veya artışı
  • Sevilen bir kişinin kaybını kabullenememe
  • Uykusuzluk yada aşırı uyuma
  • Aşırı huzursuzluk
  • Aşırı yavaşlık
  •  Enerji kaybı ya da azalması ve derin bir yorgunluk hissi
  •  Değersizlik duygusu
  •  Aşırı yada duruma uymayan suçluluk duyguları
  •  Konsantre olmada,karar vermede zorluk
  •  Tekrarlayan ölüm düşünceleri
  •  Hayatın yaşanmaya değmediğine dair tekrarlayan düşünceler
  •  Akademik başarıda belirgin ve ani düşüş
12