Çocuklar, yaşadıkları dünyanın kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Kendilerinden ne beklendiğini, diğer insanların gözünde durdukları yeri, davranışlarında ne kadar ileri gidebileceklerini ve fazla ileri gittiklerinde neler olabileceğini öğrenmek, büyürken artan beceri ve kapasitelerini ölçecek yollar bulmak isterler.

Bu bağlamda çocuğa bazı sınırlar koymak bu öğrenme ve keşfetme sürecinde önemli bir rol oynar ve çocukların hem kendilerini hem de yaşadıkları ortamı kavramalarını sağlar.

Sınır koyma, çocuğun davranışının bazı net ve anlaşılır gerekçelerle kısıtlanmasıdır.

Çocuk sınırlar sayesinde toplum kurallarını ve anne babanın otoritesini kabul etmeyi  öğrenirler. Çocuğa, anne ve babasının gerektiğinde (kendine ve başkasına zarar verebileceği durumlarda) kendisini durduracağını bilmenin rahatlığını yaşatır, güvende hissettirir. Aynı zamanda sınırlar, onaylanan ve onaylanmayan davranışları öğretir böylece çocuğun istenmeyen davranışlarında azalmaya yol açar.

Ailelerin çocuklarına koyduğu sınırlar çok kısıtlayıcı(katı) sınırlar, çok gevşek sınırlar, karışık(dengesiz) sınırlar ve ideal sınırlar olmak üzere 4 şekilde olabilir:

Çok kısıtlayıcı (katı) sınırları benimseyen ailelerde bütün kararları anne ve babalar verir ve problem çözme aşamalarını anne ve babalar yönetir. Bütün güç ve kontrol anne babalardadır ve çocuklar bu sürecin dışında bırakılmıştır. Bu sınırlar sonucunda çocuğun öğrenme ve sorumluluk kazanması engellenmiş olur ve isyana yol açabilir. Bu yaklaşımı benimseyen anne babaların çocukları pasif, kendi duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen, etki altında kalan bir kişilik yapısı ya da saldırgan davranışlar gösterebilmektedirler. Aynı zamanda anne babanın çocuğu gereğinden fazla kontrol etmesi ve özen göstermesi, çocukta bağımlılık, zayıf sorumluluk duygusu, güvensizlik, sosyalleşememe gibi özellikler ya da inatçı, aşırı otoriter, başkalarının haklarını çiğneyen kişilik özellikleri geliştirmelerine yol açabilmektedir. Çok gevşek sınırları benimseyen anne ve babalar ise çocuklarının üzerinde güç sahibi değildir. Bu ailelerde güç ve kontrol çocukların eline geçmiştir. Bu ebeveynler çocuklarını işbirliğine ikna etmek için devamlı başka yöntemler kullanmakta ve tutarlı davranmamaktadırlar. Bir uyarıyı çok fazla tekrar etme, uymaları için yalvarma ve pazarlık yapma yoluna gidebilmekte, aile içi kuralları ve otorite kavramını öğretirken büyük sorunlar yaşayabilmekte ve aslında çocuk üzerinde pek de etkisi olmayan yaptırımlar üzerinde gereğinden fazla zaman harcama gibi durumlarla karşılaşılabilir. Çocukların hiçbir davranışına sınırlama getirmeyen, olumsuz davranışları bile büyük bir hoşgörü ile karşılayan anne babaların çocuklarının istek ve dürtülerini denetleyebilme yetenekleri gelişmemekte, daha bencil ve sosyal uyumları düşük olmaktadır. Bu sınırlar sonucunda çocuğa denemek için fazla özgürlük tanınmış olur ve çocuğun öğrenmesi ve sorumluluk alması engellenmiş olur. Karışık(dengesiz) sınırları benimseyen ebeveynler çocuklarına tutarsız özgürlük tanırlar. Bu sınırların hâkim olduğu bir evde çocuklar sınırları değiştirmek için farklı davranışları denemeye, karşı çıkmaya ve isyan etmeye daha yatkındır. Ayrıca bu tutum, çocukta bazı iç çatışmaların, huzursuzlukların, ardından da tutarsız bir yapının oluşmasına neden olabilir. Bu sınırlar sonucunda çocuğun hem denemesi hem de isyanı körüklenmiş olur ve çocuğun öğrenme ve sorumluluk kazanması engellenmiş olur.

Bu sınırların yanı sıra sağlıklı olarak kabul edilen sınır çeşidi ideal sınırlardır.

Bu sınırları benimseyen anne ve babalar çocuklarındaki yanlış davranışları durdurmak için etkili yollar bulan, çocuklarını da bu yaptırımlar da işbirliğine davet eden, kurallarındaki kesinliği saygı çerçevesinde sunan, öğrenilmesini istedikleri kuralları en net şekilde çocuğa ileten ve çocuklarına da sorumluluklar yükleyen anne babalardır. Bu ebeveynler çocuklarını deneme-yanılma yoluyla öğrenmeleri adına özgürlükler tanır; ancak bu durumu yönlendiren sınırları da vardır. Bu sınırlar sonucunda çocuklar yeni beceriler edinmek için ihtiyaç duyduğu özgürlüğe sahip olabilir, aşırı deneme istekleri azalır ve çocukların büyüme ve gelişmesi için sağlıklı bir ortam oluşmuş olur.

Çocuğuma sınır koyarken nelere dikkat etmeliyim?

Çocuğunuza sınır koyarken dikkat edilmesi gerek iki temel kural; “Sınırı (kuralı) net ve açık biçimde ifade etmek” ve “5 ya da daha az sayıda sınır (kural) koymak”tır.

Bu kurala göre, ebeveynlerden çocuklarının yapmasını ya da yapmamasını istedikleri 5 ya da 5’ten daha az hedef davranış oluşturmaları beklenmektedir. Tutarlı ve sürekli olarak kullanıldığında “beş veya daha az kuralı” bazı ailelerin kontrol gücünü oldukça arttıran bir yöntemdir. Hedeflenen davranışların sınırlanması tüm zamanlarda yüzde yüz uygulanmalıdır. Bundan dolayı hedeflenen davranış listesi çok kısa ve iyi düşünülmüş olmalıdır.

Çocuğum sınırları zorlarsa veya kurallara uymazsa ne yapabilirim? 

Çocuklar sınırları zorladıklarında kullanılabilecek etkin sınır koyma yöntemleri ise “davranışın doğal sonuçları ile karşı karşıya bırakma”, “davranışın bedelini ödetme” ve “mola” olmak üzere 3 ana başlık altında incelenebilir.

Bu yöntemlerden Davranışın Doğal Sonuçlarıyla Karşı Karşıya Bırakma, anne-babaların hiçbir şey yapmayarak çocuğu olumsuz davranışlarının doğal sonuçlarını yaşamasına izin vermesidir. Davranış saldırgan ve yıkıcı değilse kullanılabilen bir yöntemdir. Davranışın Bedelini Ödetme, olumsuz davranışın hemen ardından, değerli bir oyunun, bir aktivitenin ya da bir ayrıcalığın belirli bir süre çocuğun elinden alınmasıdır. Davranış, saldırgan ve yıkıcı ise de, böyle değilse de kullanılabilen bir yöntemdir. Bu yöntem;

(1) sınırı veya kuralı açık bir şekilde ifade etmek,

(2) uyarı

(3) yaptırım ve

(4) tekrar ilişki kurmak olmak üzere 4 adımı takip ederek uygulanmaktadır.

Diğer sınır koyma yöntemi olan Mola ise çocuğu, olumsuz davranışını pekiştiren her türlü ilgi ve ödülden geçici olarak yoksun bırakmak olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntemde de davranışın bedelini ödetmekteki basamaklar kullanılır.

“Davranışın Bedelini Ödetme” ve “Mola” yöntemlerinde kullanılan 4 aşama’nın ilk aşaması olan sınırı/kuralı açık bir şekilde ifade etmek/yönerge aşamasında; çocuğa sınırın ya da kuralın ne olduğu açık ve net bir dille ifade edilir. Bu dil kesin mimik, ses tonu ve duruşlarla desteklenmelidir. 2. aşama olan uyarı aşamasında çocuk verilen kurala uymadığında sınır tekrar belirtilir ve yaptırımın ne olduğu konusunda uyarılır. 3. aşama olan yaptırım aşamasında ise çocuk uyarıyı dikkate almadığında belirtilen yaptırım uygulanır. Bu aşamalardan sonra tekrar ilişki kurma aşaması gelir. Bu aşamada ebeveyn çocukla etkileşime girerek, neden yaptırım uyguladığını çocuğa bir kere daha açıklar ve çocuğa önem verdiğini belirterek çocukla tekrar olumlu bir ilişki kurar.

12