Bağlanma iki insan arasındaki yakın duygusal bağdır. Bebeklikteki bu güvenli bağlanma bebeğin yaşantısının tamamında sağlıklı sosyal-duygusal gelişimini destekleyen bir rol oynamaktadır. Bağlanma yalnızca çocukluk ile sınırlı olmayıp yaşam boyunca sürer. Bağlanma sürerken doğası ve ifade ediliş şekli değişir. İlk temel ilişki olan anne çocuk ilişkisi, sonraki yaşam dönemlerindeki bağlanmalar için örnek olur.

Bebekler bağlanmaya aracı olacak ağlama, emme vs. gibi davranışlarla donanmış bir şekilde doğar, temel bakım verenine yakınlaşır, karşılıklı bir ilişki başlar ve yakınlaşma gereksinimi karşılanır, yaşanan deneyimler sonucu çocuk kendine ve dış dünyaya bir anlam verir. Bunu yeni ilişkilere geneller ve içselleştirir.

Bağlanma birdenbire ortaya çıkmaz. 4 aşaması vardır:
1- Doğumdan ilk 2 aya kadar olan süreç ilk aşama kabul edilir. Bu dönemde bebekler bağlanmalarını bir insan figürüne yöneltirler. Fakat bütün insan figürlerine eşit derecede tepki verirler.
2- İkinci aydan yedinci aya kadar olan süreç ise bağlanmanın ikinci aşaması olarak geçer. Bebekler bu süreçte artık tanıdık olan ile yabancıları ayırt edebilmeye başlar ve artık bir figüre odaklanır. Bu odaklanma ise genellikle temel bakım verene yönelik olur.
3- Üçüncü aşama ise 7. aydan 24. aya kadar olan süreçtir. Bu süreçte tam olarak spesifik bağlanmalar gerçekleşir. Bebekler anne ve baba gibi düzenli bakım verenleriyle iletişim aramaya başlarlar.
4- Son aşama 24. aydan sonra olan süreçtir. Burada çocuklar başkalarının duygu ve planlarını fark etmeye ve eylemlerini gerçekleştirirken bunlara dikkat etmeye başlarlar.

Güvenli bağlanan bebeklerin ebeveynleri, bebeğin işaretlerine karşı duyarlıdır ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda tutarlı biçimde yanlarındadır. Güvenli bağlanma gösteren çocuklar, annelerinin her zaman yanlarında olup, stres durumlarında yardımcı olacaklarından emin olan çocuklardır. Anne ayrıldığında tepki göstermelerine karşın döndüğünde kolaylıkla yatışırlar.

Kaçınan bebeklerin ebeveynleri ise genellikle reddedici ve ulaşılamaz konumda olma eğilimindedir. Fiziksel iletişimleri azdır ve bebeklerin işaretlerine yeterince karşılık vermezler. Kaçıngan bağlanma örüntüsü olan çocuklar ise annelerinin yardımcı olacağına ilişkin hiç güveni olmayan çocuklardır. Anne gittiğinde tepkisiz kaldıkları gibi anne ortama döndüğünde de çok yakın durmazlar.
Dirençli bebeklerin ebeveynleri ise tutarsız bir yaklaşımdadır. Yeterince duygusal davranmazlar ve iletişim kurmada uyumlu değillerdir. Bu çocuklar, çağırdıklarında annenin yanıt vereceğinden ya da yardımcı olacağından emin olmayan çocuklardır. Bu nedenle ayrılığa direnirler ve anne döndüğünde yatışmazlar.
Dağınık bağlanan bebeklerin ebeveynleri ise bebeklerini ihmal ve fiziksel olarak istismar ederler. Depresif olabilirler. Dağınık bağlanma örüntüsünün altında yatan nedenin bakım verenden korkma olduğu belirtilmektedir.

Erken güvenli bağlanmış çocuklar duygusal sağlık, kendine güven, diğer insanlarla yeterli sosyal iletişim ve romantik eşler ile iyi bir şekilde ilişkilendirilir. Dirençli güvensiz bağlanan çocukların ise ilkokuldaki bilişsel gelişimi olumsuz etkilenebilir. Araştırmacılar her açıdan yeterli, seven ve koruyan bir anne-baba veya bakıcının bebeğin gelişimindeki önemini vurguluyorlar. Güvenli bağlanma biçimine sahip gençler aile ve arkadaşlarıyla daha fazla uyumlu, kendilerine ve başkalarına daha çok güvenen ve daha az sosyal problemler yaşayan kişilerdir. Güvensiz bağlanma biçimine sahip olan gençler daha az uyuma sahiptir ve kendi duygularını düzenlemede daha az beceriklidirler, stresle başa çıkmaları gerektiğinde daha az dayanıklıdırlar.

Yazan: Büşra Kıyak (psikoloji öğrencisi, stajyer, Luna Psikoloji Danışmanlık Merkezi)

2